Ürdün

Ürdün

 Orta Doğu’da, Arap dünyası ile İsrail’i ayıran bölgede bulunuyor. Buna rağmen bölgedeki en güvenli, en huzurlu Arap ülkesi olarak biliniyor.

Ürdün Krallığının dini İslam ve resmi dili Arapçadır. Yönetim şekli, parlamenter ırsi monarşidir.

Tutucu bir toplum olmakla birlikte fazla aşırı olmamak üzere sokakta istedikleri gibi davranabiliyorlar. Ölçüyü kaçırmamak en güzeli herhalde 🙂

Tarih

Romalılar Ürdün, Suriye ve Filistin’i M.S. 62 senesinde işgal etmişlerdir. Bölge 400 sene boyunca Roma hakimiyeti altında kalmıştır.

İslam hakimiyetinden önce Bizans toprakları içerisinde yer alan Ürdün’ün özellikle kuzey kısımları Filistin ile birlikte Suriye bölgesi içerisinde değerlendirilmiştir. Bizans döneminde ticaret yolları üzerinde bulunan Ürdün şehirleri giderek büyümüş ve zenginleşmiş.

Ürdün Hz. Ömer’in hilafeti zamanında 636 yılında fethedilmiş, ardından Emevi ve Abbasi hakimiyeti altında kalmıştır.

9. ve 10. yüzyıllarda Tolunoğulları ve Akşitler’in (Ihşidiler; Türk Memluk Hanedanı) egemenliğine girmiş, ardından Fatımiler bölgeyi kontrol altına almıştır.

12. yüzyılın başlarında Haçlılar ile Kahire ve Şam’daki beylikler arasında tampon bölge olan Ürdün, Selahaddin Eyyubi’nin bölgeyi fethi ile birlikte Eyyübiler’in hakimiyetine girmiş.

13. yüzyılın ortalarından itibaren ise Memlükler’in hakimiyeti altına girmiştir.

15. yüzyılda Memlükler’in güç kaybetmesi ile yerel kabileler bölgede idareyi ele geçirmiş.

Yavuz Sultan Selim’in 1516 yılındaki seferi ile birlikte Ürdün Osmanlı Devleti’nin bir parçası haline gelmiş ve 400 yıl Osmanlı toprağı olarak kalmıştır.

18. ve 19. yüzyıllarda Arabistan Yarımadası’nın kuzeyindeki kabilelerin baskısı ile Ürdün’de bedevi kabileleri isyan etmiş, hac yolu üzerinde önemli bir merkez olan bölgedeki bu isyanlar başarıyla bastırılmıştır. Yine bu dönemde Vehabilik hareketinden etkilenilmiş.

İngilizler Birinci Dünya Savaşı sırasında yayılan Arap milliyetçiliğini -ajanları Lawrence yardımı ile- kullanırlar. Destekleri ile Mekke Emiri Şerif Hüseyin (Hüseyin bin Ali el Haşimi) ayaklanır. (Sülale, ismini İslam peygamberi Muhammed’in büyük-büyükbabası Haşim bin Abdimenaf’dan alır.) 1918 sonunda Ürdün, Osmanlı Devleti’nin hakimiyetinden çıkmıştır. İngilizler tarafından desteklenen Şerif Hüseyin’in oğlu Abdullah Ürdün’de İngiliz manda yönetiminin başına geçmiş ve otuz yıl yönetimi elinde tutmuştur. Diğer oğlu Faysal da Irak Kralı olmuştur.

1946’da İngilizler tarafından Ürdün’e bağımsızlık verilmiş, 24 Ocak 1949’da devletin adı “Ürdün Haşimi Krallığı” olmuş ve Abdullah da bu devletin ilk kralı ilan edilmiştir.

1948 Arap-İsrail Savaşı, Ürdün açısından çok büyük siyasi, askeri ve sosyal sonuçlar doğurmuştur. Bu savaşta Ürdün ordusu Batı Şeria ile Doğu Kudüs’te konuşlanmış ve bu topraklar 1950’de resmen Ürdün sınırları içerisinde kalmıştır. Filistin göçüyle Ürdün topraklarına yarım milyon mülteci giriş yapmış ve Kral Abdullah’ın 1948’de Batı Şeria’yı ilhak etmesi, ülkenin nüfusuna fazladan 400 bin yerleşik Filistinli katmıştır. Böylece Ürdün bir anda nüfusunun üçte ikisi Filistinlilerden oluşan bir ülkeye dönüşmüştür. Genel olarak daha iyi eğitim almış, şehirli ve politize bir topluluk olan Filistinli mülteciler, Ürdün monarşisine karşı ilk örgütlü siyasal muhalefetin oluşmasına yol açmıştır.

1951’de bir suikast sonucu öldürülen Kral Abdullah’ın yerine geçen büyük oğlu Tallal ertesi yıl psikolojik problemleri sebebiyle tahttan indirilmiş yerine oğlu Hüseyin geçirilmiştir. Kral Hüseyin’in 1950’lerde ifade, basın, örgütlenme özgürlüğünde yaptığı anayasal reformlar sayesinde Ürdün Arap dünyasının en liberal ülkelerinden biri olur.

1957’de İngiltere ülke yönetiminden tamamen çekilir.

1967 Arap-İsrail Savaşı’nda Ürdün sadece en verimli tarım bölgesi olan Batı Şeria’yı değil, Kudüs ve Beytüllahim turizm merkezlerini de kaybetmiştir. Ürdün, Batı Şeria’yı vererek yerleşik Filistin nüfusunun büyük kısmından “kurtulmuş”, ancak aynı zamanda Batı Şeria ve Gazze Şeridi’nden 300 bin yeni mülteci almıştır.

1990-1991 yıllarındaki Körfez Krizi esnasında Saddam Hüseyin’i desteklemekle suçlanan Ürdün’e dış yardımlar kesilmiş, Körfez ülkelerinde çalışan on binlerce Ürdünlü’nün sınır dışı edilerek ülkelerine gönderilmesi ekonomik açıdan büyük sıkıntıya yol açmıştır.

1994’te ABD’nin aracılığıyla Ürdün ve İsrail arasında barış imzalanmış, ardından ABD’nin Ürdün’e mali yardımları arttırılmıştır.

Kral Hüseyin, 1999 yılında ölmeden hemen önce kardeşi Prens Hasan’ı veliahtlıktan azlederek yerine oğlu Abdullah’ı veliaht tayin etmiştir.

Bugün devletin başında, babasının ölümü ile başa geçen II. Abdullah bulunmaktadır.

Ülkeden kısa, kısa..

Ülkenin resmi adı Ürdün Haşimi Krallığı.

Ürdün Ortadoğu’nun petrol üretemeyen az sayıdaki ülkesinden biri.

Su problemi nedeni ile dünyanın en kurak ülkelerinden.

Ekonomisi hizmet sektörüne, turizme ve yabancı yardıma bağımlıdır.

Ürdün Ortadoğu’nun yaşam pahalılığı en yüksek olan ülkesi konumunda.

Ürdün’de okuma yazma oranı, dünya ortalamasının çok üzerindedir. Ülke, sahip olduğu eğitim kurumları ile bölgenin gelecekteki cazibe merkezi olmaya adaydır.

Ürdün, Ortadoğu’da Lübnan’dan sonraki en liberal ülke konumundadır.

Ülkenin sınır komşuları Arabistan, Irak ve Suriye olmasına rağmen ülke her zaman çatışmalardan uzak kalmış, Arap baharından etkilenmemiş.

Ortadoğu’nun en güvenli ülkelerinden biri konumundadır. İsrail’e yakınlığı ve özellikle İsrail’in güvenliği sebebiyle ABD ve İngiltere Ürdün’ü desteklemektedir.

NATO üyesi olmamasına rağmen Ürdün askeri sahada yüksek teknolojiye sahiptir.

Ürdün Ortadoğu’da Batı ülkeleriyle en iyi geçinen ülkelerden biri konumunda olup diplomatik yönüyle öne çıkmaktadır.

Vize istemeyen bir ülke.

Gezi için pahalı bir ülke

Para birimi; Ürdün dinarı  yani JOD

Eveeet yine bir gezme hevesimiz tuttu. Haydi Ürdün’e gidelim dedik. Hemen tur bakmaya başladık ki havaların ısınmaya başlaması nedeniyle olsa gerek 3-5 günle son tur programını kaçırdığımızı fark ettik. Biz kendimiz gidelim dedim eşime. Oralara yalnız gidilmez, güvenli olmaz dedi 🙂 Ona bu turu kabul ettirmem için Orta Doğu’nun en güvenli ülkelerinden biri olduğuna ikna etmem gerekti. Bu arada madem biz gidiyoruz arkadaşlara da söyleyelim dedik. Birlikte gezmekten zevk aldığımız 3 aileyi daha ayarttık. Hemen uçak biletleri alındı, araba kiralandı, otel rezervasyonları yapıldı.

Yolculuğumuz başlasın…

Programı da şöyle yaptık. (4-7 Mayıs 2023)

1.Gün: Amman (Gece 2-3 gibi Amman’a varış.) Amman ve Jerash’ı gezmek.

2.Gün: Amman’dan yola çıkış. Madaba, Nebo Dağı, Lut Gölü ziyareti. Akşam Petra’ya geliş. Akşam Petra by night gösterisi.

3.Gün: Petra’yı gezmek. Ardından yola çıkış. Akşam Wadi Rum’a varış.

4.Gün: Wadi Rum’da jeep safari. Akabe’ye gidiş. Akabe’yi gezmek. Gece İstanbul’a dönüş.

Ürdün’e gelmeden önce sitesinden veya Ürdün’e geldikten sonra turizm bürolarından 70 JOD’a Jordan Pass alıp turistik yerlere (Müze, Petra vb) ücretsiz girebilirsiniz. Biz geldikten sonra almaya kalktık. 24 saat sonra geçerli olacak dediler. Almaktan vaz geçtik. Ancak Jordan Pass’ın geçtiği yerlere girişimiz 63 JOD tuttu. Dolayısı ile zarar etmedik.

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir