Amman

Amman

Günümüzde Arap dünyasının en önemli merkezlerinden ve en modern şehirlerinden biridir.

Beton bir yapılaşmaya ve dar, labirent gibi yollara sahip bir şehir. Şehir resmen siyah beyaz bir görüntüde.

Ama bu gezilecek, görülecek güzel, tarihi, eğlenceli yerleri yok anlamına gelmiyor.

Roma antik şehirleri ve kalıntıları, tepeleri, hareketli sokakları, lezzetli ve bizim damak zevkimize yakın yemekleri, canlı pazarları, camiler ve modern gökdelenleri ile gezmek, görmek, havasını tatmak, anlamak gereken bir şehir.

1. Amman Kalesi

Giriş 3 JOD

Ekibimiz önce Kale’yi fethediyor.

Kale; Amman’ın şehir merkezinde, şehri oluşturan yedi tepeden birisinin üzerinde kurulmuştur.

Kale olarak bilinen bu bölgenin geçmişi M.Ö. 1800’e kadar uzanır.

Tepe, M.Ö. 1200’den sonra Ammon Krallığı’nın başkenti olduğunda ismi Rabbath Ammon idi.

Daha sonra Yeni Asur İmparatorluğu (M.Ö. 8. yüzyıl), Yeni Babil İmparatorluğu (M.Ö. 6. yüzyıl), Ptolemaioslar (o dönem şehrin adı Philadelphia), Selevkoslar (M.Ö. 3. yüzyıl), Romalılar (M.Ö. 1. yüzyıl), Bizanslılar (M.S. 3. yüzyıl) ve Emeviler (M.S. 7. yüzyıl) egemenliği altına girdi.

Emeviler’den sonra bir gerileme dönemi geldi ve neredeyse M.S. 1878’e kadar, eski şehir yalnızca Bedeviler ve mevsimlik çiftçiler tarafından ara sıra kullanılan terk edilmiş bir harabe yığını haline geldi.

Kalenin yapımı M.S. 162-166′ ya tarihleniyor. Yani Romalılar’ın hakim olduğu dönem ve Marcus Aurelius zamanında.  Filozof Kral Aurelius; 96-180 yılları arasında görev yapan Beş İyi İmparator’dan sonuncusudur ve aynı zamanda en önemli Stoacı filozoflardan biri olarak kabul edilir.

Bir görüşe göre kalede eksik sütunlar ve eksik diğer arkeolojik kanıtlar olduğu için kalenin yapımı asla bitmemiş.

Bölgede görülebilen yapıların çoğu Roma, Bizans ve Emevi dönemlerine aittir.

Kale’deki başlıca kalıntılar: Herkül Tapınağı, Bizans Kilisesi ve Emevi Sarayı’dır.

Ürdün Arkeoloji Müzesi, M.S. 1951’de tepede inşa edilmiş.

Herkül Tapınağı

Kaledeki büyük tapınak, yüce Roma tanrısı Herkül’e adanmıştır.

Tapınak; tapınak alanının yakınında devasa bir heykelin (kolların ve ellerin parçaları) kalıntılarının 20. yüzyılın başlarında keşfedilmesi nedeniyle tanrı Herkül’e atfedilmiştir. Herkül; Zeus ve ölümlü bir kadının (Alcemene) oğluydu ve doğaüstü fiziksel gücüyle biliniyordu. Ayrıca o dönemde Philadelphia olarak anılan kentte basılan Roma sikkelerinde Herkül tasvir edilmiştir.

Heykelin, Roma İmparatoru Hadrian (M.S. 117-138) döneminde yapıldığı sanılıyor. Dünyada hayatta kalan en eski Herkül heykellerinden biridir.

Anıtsal Geçit

Emevi Sarayı’nın bir parçası olan bu anıtsal geçit; M.S. 4. yüzyılın sonlarından 5. yüzyılın başlarına kadar var olan eski bir Bizans yapısının kalıntıları üzerine inşa edildiğinden haç biçimli bir kat planına sahip.

Burası, ilk dönem İslam sanatının bir örneği. İç mekan nişlerinde alçak kabartma olarak oyulmuş yaprak motifleri Sasani etkisini düşündürür.

Salonun duvarlardaki romanesk sütunlarla havada tutulan geometrik desenlere sahip oyulmuş revaklarda Bizans esintisi açıktır. Dünyada Emevi mimarisi ile eş anlamlı at nalı kemerin erken yorumu bulunur.

Yine en büyük Hristiyan mirası, salonun üzerindeki devasa bir ahşap kubbenin yeniden inşasıdır. Bu, Emeviler’in, tasarımda kubbeyi deneyen ilk Müslümanlar olduğunu gösterir.

Anıtsal Geçit’in ihtişamı, sarayda oturan hükümdar tarafından kabul edilmeden önce salona götürülen ziyaretçileri etkilemeyi amaçlamıştır.

Geçit, saraya açılıyordu. Saraya girmeden önce ziyaretçiler burada taranır ve daha sonra valiye sunulurmuş.

Cami

Kale akropolünün en yüksek noktasında yer alan cami kalıntıları Emevi sarayının güneyinde yer alır. Merkezi bir avlu etrafında yedi sıra altı sütundan oluşan cami, basit tavanlı, yükseltilmiş bir platform üzerine oturmaktaydı.

Sütunlu Cadde


Kubbeli giriş holü ile iç saray külliyesini birbirine bağlayan sütunlu cadde, her iki yanında sütunlarla çevrilidir. Sokağa erişim, girişi kontrol eden her iki uçtaki kapılarla sınırlandırılmış.

Saraydan geriye pek bir şey kalmamış maalesef.

Bizans Kilisesi


M.S. 6. yüzyıldan kalma bir kilisedir.

Akantus yapraklarıyla süslü korinth başlıkları, bazilikada kullanılmak üzere yakındaki Herkül Tapınağı’ndan alınmış.

2. Roma Tiyatrosu

Roma Tiyatrosu, eski Philadelphia’nın en etkileyici anıtıdır. Bir yazıta göre, M.S. 2. yüzyılın sonunda inşa edilmiştir.

Yaklaşık 6.000 kişiyi ağırlayabiliyor. İzleyicilerin güneşten korunması için kuzeye bakmaktadır.

Tiyatronun sütun dizisi, bir zamanlar İmparatorluğun en büyük meydanlarından biri olan Roma Forumu’nu çevreleyen sütun dizilerinden geriye kalanlar.

Günümüzde Roma Tiyatrosu çeşitli konserler ve etkinlikler için kullanılıyormuş.

Sahnenin her iki yanındaki salonlarda Folklor Müzesi ve Popüler Gelenekler Müzesi bulunuyor.

Doğusunda müzik performansları için daha küçük bir Roma oditoryumu olan Odeon yer alıyor. Yaklaşık 500 kişiliktir.

Tiyatroyu kaleden seyredip fotoğrafladık.

Ardından şehirde biraz gezdik.

Sonra bir kahve molası veriyoruz.

Kalenin manzarasını bir de oturduğumuz kafeden seyretmek istedik ve Wild Jordan Center‘ı tercih ettik.

3. Rainbow Caddesi

Nezih bir semtte bulunan cadde üzerinde barlar, restoranlar, çeşitli dükkanlar bulunuyor. Çok canlı diye bahsettikleri caddede biz bir hareket fark etmedik. Ama bölge olarak güzel bir yerdi.

Ruhum bir çocuk.

Al Quds

Biraz dolaştıktan sonra Kral II. Abdullah’ın tercih ettiği falafelciye uğruyor ve karnımızı doyuruyoruz. Büfe şeklindeki dükkanda Kralın ve oğlu Prens Hüseyin’in fotoğrafları asılı.

Yolumuzun üzerinde bulunan, şehrin en ünlü restoranı olan Fakhreldin Restoran’a uğruyor ve akşam yemeği için rezervasyon yaptırıyoruz.

4. Kral I. Abdullah Cami

Cami, 1982-1989 yılları arasında Merhum Kral Hüseyin tarafından dedesi Kral I. Abdullah’ın anısına yaptırılmıştır. Mavi mozaik bir kubbesi bulunan cami modern çizgiler taşıyor. 3 bin kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahip.

Girişin yakınında, Kral I. Abdullah’ın fotoğrafları ve kişisel eşyalarını içeren küçük bir koleksiyona ev sahipliği yapan İslam Müzesi de bulunmaktadır.

Fakhreldin Restoran

Restoran rezervasyonumuza daha 1 saat vardı. Ama gidince müsait olduklarını söyleyip büyük bir ilgiyle bizi buyur ettiler. Yemek seçimi konusunda da çok yardımcı oldular ve Lübnan mutfağının tüm mezeleriyle masayı donattılar. Ana yemeği de yarım porsiyon almamızı önerdiler. Güzel, nezih bir ortamda, harika lezzetler eşliğinde güzel bir akşam geçirdik. 10 numara 5 yıldız verdik 🙂

 

 

 

 

0

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir