3. Gün: 30 Nisan 2018 Pazartesi

Gezideki 3. günümüzde ekibe katılıp rehberimizle Dresden gezisine katılıyoruz.

Berlin’e 2 saatlik mesafede bir şehir.

Elbe nehri tarafından ikiye bölünen şehirde nehrin kuzeyinde kalan kısmı yeni şehir (Neustadt), güneyi ise eski şehir (Altstadt).

Yüzyıllar boyu endüstri, kültür ve sanatta önderlik etmiş bir şehir.

Şehirdeki ilk güzelleşme atılımları Kral II. August (Büyük August) zamanında başlamıştır. II. August, Avrupa’nın dört bir yanından en iyi müzisyenlerin, mimarların ve ressamların birçoğunu burada topladı. Onun saltanatı, Dresden’in teknoloji ve sanat alanında önde gelen bir Avrupa şehri olarak ortaya çıkışının başlangıcı oldu. 

Çeşitli savaşlarda şehrin neredeyse tamamı yıkıldı. Ardından gelen restorasyon çalışmaları ile tekrar inşa edildi.

2004’de Unesco Dünya Mirası’na dahil edilen şehir, kültürel manzaranın merkezinde dört şeritli bir köprü inşa edilmesi nedeniyle 2009’da listeden çıkarıldı.

1. Brühl Terasları

Elbe’nin kıyısında bulunan “Avrupa’nın Balkonu” olarak da bilinen teras 16. yüzyılda Dresden surlarının bir parçası olarak inşa edilmiş.  Teras; 500 metre uzunluğundadır. 1814 yılında batısındaki 41 basamaklı büyük merdivenin yapımı ile teras halka açılmış. Merdivenlerin etrafı heykellerle süslü.

Merdivenlerin başında sağda Eski Parlamento Binası bulunuyor. Günümüzde Yüksek Bölge Mahkemesi olarak işlev görüyor.

2. August Köprüsü

Merdivenlerden çıkınca August Köprüsü’nü seyrediyoruz. Bakıma alınmış.

Elbe Nehri üzerinde eski ve yeni şehri birbirine bağlayan köprülerden biridir.

Uzunluğu 402 metredir. İlk olarak 1070’de yapılan köprü birçok kez yenilenmiş. 1907 yılında ise günümüzde de halen kullanılmakta olan köprü yapıldı.

Bu tarihi yakadan nehrin karşı tarafındaki yeni şehir alanına baktığımızda “Eyalet İdare Ofisi” görülmekte.

3. Sekundugenitor

Eski Parlamento Binası’nın yanında bulunuyor. Kütüphane olarak kullanılmış.

Günümüzde ön kısım “Gatronomi Binası” olarak kullanılırken, arka kısımdaki binada Hilton Oteli bulunuyor.

4. Sanat Akademisi

Binanın sonraki komşuluğundaki bina “Sanat Akademisi”. Limon sıkacağına benzetilen cam kubbesi fotoğrafta görülüyor.

5. Rietschel Anıtı

Eski Parlamento Binası’nın önünde bir heykel var. Heykeltıraş Ernst Rietschel’in bronz büstü; 1876’da, ölümünün 15. yıl dönümünde öğrencisi Schilling tarafından yapılmış. Sütun etrafındaki bir kaide üzerinde oturan üç yaşam boyu çocuk; heykeltıraşlığın ana biçimleri olan çizim, keski ve modellemeyi sembolize eder.

6. Dünya ve Gezegenler Sistemi
1988 yılında kaldırım taşı ve bronzdan yapılmış. Gezegenler ve onların adını taşıyan burçlar halka içlerinde düzenlenmiş. 

Şimdi şehri Tiyatro Meydanı’ndan gezmeye başlıyoruz.

7. Zwinger Sarayı 

Şu anda Sanat Galerisi ve Porselen Müzesi olarak kullanılıyor. Üst katta şirin bir kafesi de var.

1710-1728 yılları arasında Barok tarzında inşa edilmiştir. Ortasında büyük bir avlu var. Simetrik tarzda yapılmış bir yapı.

8. Semper Opera  Binası (Semperoper)

Opera binası ilk olarak 1841 yılında mimar Semper tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra birçok kere restorasyon geçirmiştir. Ön girişte von Goethe, Shakespeare, Euripides, Sophocles ve Moliere gibi büyük sanatçılara ait heykeller bulunmaktadır.

9. Kral Johann Heykeli

Opera binasının önünde bulunuyor.

10. Dresden Kalesi veya Kraliyet Sarayı (Residenzschloss)

Şehrin en önemli yapısıdır. Saray’ın tarihi burada bir kale inşa edildiği 13. yüzyıla kadar uzanır. 

Kale ilk olarak 15. yüzyılda Hausmann Kulesi’nin inşa edildiği zaman genişletildi. 

Kulenin yanındaki kapalı bir köprü, Residenzschloss’u Hofkirche (Meryem Ana Kilisesi) ile birleştiriyor.

Prensler Alayı (Fürstenzug)

Kraliyet ahırlarının caddeye bakan sabit duvarında bu renkli ve anıtsal çalışma şehrin mimari mirasında önemli bir yer tutar.

1127-1904 yılları arasında yaşamış Saksonya’nın  kral, dük, seçmen, bilim adamı, zanaatkar vb. 94 kişinin yer aldığı bir nevi soy ağacı.

Prensler Alayı; aslen 1871-1876 yıllarında Sakson anavatanının 800 yıllık kutlaması vesilesiyle Wilhelm Walther tarafından boyanmıştır. Yaklaşık 100 metre uzunluğunda, 10,5 metre yüksekliğindedir.   

19. yüzyılın sonlarında bozulmaya başlar. Meissen çini fabrikasının teklifi kabul edilerek boyalı olan eser seramikle tekrar yapılandırılır. Yaklaşık 23000 seramik kullanılır. Seramikler hava şartlarına uygun olarak üretilir. Prensler Alayındaki 94 kişinin 45’i at üstünde, 49 kişi yürüyor. Her ne kadar birçok insan birbirleriyle yoğun iletişim kuruyor olsa da, katılımcılar sessizdir. Sanatçı Walther jestlere öncelik vermiştir.

Sanatçı Walther kendini geçit törenindeki son kişi olarak resmeder. Eser şans eseri 1945’deki saldırıdan kurtulmuştur.

Kraliyet Sarayı bir dizi müzeye ev sahipliği yapmaktadır.

En ünlüsü, Avrupa’nın en görkemli hazinelerinden biri olan Grünes Gewölbe’dir (Green Vault). Eskiden malakit rengi yani yeşil boyalı sütun kaideleri nedeni ile bu isim verilmiştir. Büyük bir hazine odası da dahil olmak üzere bir dizi müzeye ev sahipliği yapmaktadır. 1723 yılında kurulduğu için dünyanın en eski müzesi olduğu iddia ediliyor. II. Dünya Savaşı’nda yıkılmasının ardından tekrar restore edilmiştir. Bugün, hazineleri iki sergide sergilenmektedir: 

Tarihi Green Vault; 1733’te var olan tarihi hazine odasının görkemiyle ünlüdür. 

11. New Green Voult

Önce New Green Voult’u geziyoruz. 1. katta bulunuyor.

Son üç yüz yıla ait 1000’in üstünde paha biçilemez mücevher sergileniyor.

Mitolojik kadırga

Tüm Green Vault’taki en değerli elmas. Taşın eşsiz yeşil rengi, radyoaktif materyallere doğal maruz kalma nedeniyle oluşmuş. III. August Hollandalı bir tüccardan almış. Dekoratif bir rozete takılmasını istemiş.

12. Armory Müzesi (Rüstkammer) (Askeri Eserler Müzesi)

Bu gezilerin ardından rehberimiz serbest saat verdi. Ve Ali Vefa’yla bana “Siz meraklısınız. Saray Müzesi’ndeki Türk Odası’nı ziyaret edin. Savaş malzemeleri var” deyince bu tür müzelerden hoşlanmayan ben “Vakit kaybı olmasın. Değer mi?” diye sorunca “Değer, muhakkak gezin” dedi. Gerçekten çok güzel, düzenli, çok sayıda esere sahip bir müzeydi. Rehberimize şükranlarımı sundum zaten. Kesinlikle tavsiye ederim. Ben böyle bir müzeyi Türkiye’de bile görmedim. Bize ait olanı bizden fazla heves ve bilinçle toplamış ve etkileyici bir tarzda sergilemişler.

Burası Saksonlar’a ait silahların sergilendiği  dünyanın en değerli silah koleksiyonlarından birine sahip. Sergide kasklar, kalkanlar, kılıçlar, hançerler, tabancalar, tüfekler, binicilik ekipmanı, tören kıyafetleri ve maketler gibi yaklaşık 10.000 nesne bulunuyor.

Türk Odası ( Türckische Cammer )

Armory Müzesi’nde ayrı bir koleksiyon. Osmanlı İmparatorluğu’na ait 600’ün üzerinde sanat eseri sergileniyor.

Müzeciliğin en güzel sunumlarından birine tanık olduk.

Askeri Eserler Müzesi içinde 750 metre kare yer ayrılan Türk Odası 2015 yılında açılmış. 450 yıllık birikim ürünü olan  Osmanlı ve doğu kaynaklı eserler sergilenmeye başlanmış. Silahlardan günlük kıyafetlere, at koşumlarından Osmanlı sadrazam çadırlarına kadar pek çok eser sergileniyor.  Bu birikimin biraz korku, çokca da hayranlıktan kaynaklandığı fark ediliyor. Zaten özellikle II. August zamanında İslam dünyasına bir özenti varmış.  Kralın Polonya’da ve Dresden’de Türk konulu görkemli şölenler düzenlediği tarihi kaynaklarda yer alıyor. Bu şölenler için getirilen eserler buralarda öncelikle temsili amaçlar için kullanılmış. II. August’un oğlunun düğünü için düzenlenen kutlamalarda Türk motiflerine özel bir yer verildiğini, Osmanlı saltanat çadırlarının dekor olarak kullanıldığını okudum.

Müze; Osmanlı İmparatorluğu tarafından hediye edilmiş, Almanlar tarafından satın alınmış veya savaş meydanında ele geçirilmiş 600’ün üstünde eserden oluşuyor. Hatta Osmanlı tarzında Avrupa’da yapılan eserler de bulunuyor.

Osmanlı’nın kullandığı Arap atları bire bir ölçülerinde ve orijinal ağırlığında üretilmiş.

Serginin gözdesi, 20 metre uzunluğunda, 8 metre genişliğinde ve 6 metre yüksekliğinde Osmanlı çadırı. II. August tarafından müzeye kazandırılmış olan çadır, ipek ve altın işli bezemeli. Ve görünce etkilenmemek mümkün değil.

Büyük Salon (Cephanelik)

57 metre uzunluğunda ve 13 metre genişliğinde olan Büyük Salon müzenin en büyük salonu. 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar uzanan tarihi silahlar, kıyafetler, zırhlar ve resimler bulunmaktadır.

Moritz Anıtı

İlk yapıldığında Brühl Terası’nın doğu ucunda bulunan kumtaşı anıtıdır. 1555 yılında Walther tarafından yapılmıştır. Dresden’in en eski korunmuş anıtıdır. Rönesans tarzı anıt, bir zamanlar boyalıymış. 6 metre yüksekliğinde, 2,5 metre genişliğindedir. 

Anıtta; Seçmen Moritz Saksonya seçmen kılıcını abisi August’a (1526-1586 ) sunarken resmedilmiş. Moritz’in arkasında baba, oğul ve ruhsal ruh üçlemesi var. İskelet ve kum saati ölüme göndermedir.

Anıt, Moritz’in 1553 yılında savaş sonrası ölümünü anmak üzere yapılmış.  İki kardeşin eşleri arkalarında duruyor. Moritz’in eşi dul kostümü giyerken, August’un eşi şık mahkeme kıyafeti giymiştir. 

Anıtın ilk yapıldığı yere kopyaları konulmuşken aslı şu anda müzede sergilenmekte.

II. Dünya savaşında zarar gören kilise uzun yıllar restorasyon için beklemiştir.

15. Martin Luther Heykeli

Kilisenin önünde Protestanlığın kurucusu Martin Luther’in heykeli bulunuyor.

Dresden’den ayrılma vakti geldi.

 

 

0