Nereden çıktı bu Umman gezisi?

Bu gezi benim için çok farklı bir gezi oldu. Aynı şeyi yaşasanız eminim siz de benzer şeyler hissederdiniz.

Herşey, yıllardır Umman’da yaşayan liseli arkadaşımızın lise whats app grubunda yazışması sırasında bizi ülkeye davet etmesiyle başladı. Biz hangi lise miyiz? Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi. Zamanının en başarılı liselerindendir. Lisem diye söylemiyorum. İstatistikler öyle söylüyor.

Ve bu davete icap etmemenin nezaketsizlik olduğunu düşünen ve zamanları uygun olan 8 çılgın bayan hemen “evet” dedi. Ankara, İstanbul, İzmir ve Bandırma’da yaşayan 8 kafadar. Böylelikle bu macera başladı.

Bu macera sadece gezi değildi elbet. Hemen hepsi aynı memlekette doğup büyümüş, okumuş, 30 yıl önce yolları ayrılmış 9 kız arkadaşın hayat yolculuğu sırasında tekrar kesişen anları, anılarıydı.

1. GÜN: 6 ŞUBAT 2017 PAZARTESİ

BÜTÜN KIZLAR TOPLANDIK.

Evet 8 bayan İstanbul’da buluştuk.

Türk Hava Yolları’nın her gün İstanbul’dan Muskat’a kalkan 19:55’de uçağına binerek yolculuğumuz başladı.

 

Yolculuk 4,5 saat sürüyor. Bizden 1 saat öndeler.

Ülkeyi biraz tanıyalım.

Arap yarımadasının güneydoğusunda bulunuyor. Birleşik Arap Emirliği, Suudi Arabistan ve Yemen ile komşu. Hint Okyanusu ve Basra Körfezine kıyısı var.

Sultan Kabus 1970 yılında batının desteğiyle babasını devirerek başa geçiyor ve Umman Sultanlığını kuruyor.

İngilizler ile sıkı ilişkileri olan ülke, Arap Devletleri ile dengeli ilişkiler kurmuş. Modern bir yönetim tarzı benimseyen sultan, sağlık, eğitim ve ekonomide birçok reform yapıp ülkesinin refahını, medeniyet seviyesini arttırmış. Bu nedenle halk tarafından çok seviliyormuş.

Yaklaşık 3,5 milyon nüfusa sahip.

Ülke volkanik patlamalar neticesinde oluştuğu için “ateşin anası” anlamına gelen “Umman” olarak adlandırılıyor.

Resmi dili Arapça olan ülkenin % 95’i Müslüman.

Gelirinin büyük kaynağı petrolden geliyor. Balık ticareti de yapılıyor.

Ülke topraklarının çoğu çölden oluşuyor. 1700 kilometrelik bir sahil şeridine sahip.

Binbir gece masallarının ünlü kahramanı Sinbad bu ülke tarafından sahipleniliyor.

Ülkenin tatil günleri cuma ve cumartesi.

Kişi başı milli geliri 25000 dolar. Diğer petrol ülkeleri kadar değil ama bize göre çok zengin bir ülke.

Para birimi Umman riyali. 1 riyal: 2,6 dolar

Dolayısı ile 1 riyal yaklaşık 9,5-10 lira.

Çok sıcak bir ülke olduğu için ziyaret için en uygun zamanın kasım ile nisan arasında olduğu söyleniyor. Biz de en uygun dönemde yapıyoruz yolculuğumuzu.

2. GÜN: 7 ŞUBAT 2017 SALI

Gece 12:30 gibi Muskat’a varıyoruz. Yeşil pasaportu olanlar haricindekiler 5 riyal gibi bir para vererek kapı vizesi alıyor. Bu iş için görevlendirilmiş iki bayanın ikisi de çok güler yüzlü. Sultanlıkla yönetilen bu Müslüman ülkede kadınlar çalışma hayatının her kademesinde bulunuyorlar.

Muskat’ta tek hoş karşılanmadığımız yer havaalanında pasaport kontrolü oluyor. Bizimle aynı saatlerde inen ve şehirde çalışmaya gelen çok sayıda işçi ile denk geliyoruz. Bu kalabalık içinde bayağı sıra bekliyoruz. Sıra geldiğinde de görevliler kasten 40 dakika oyalıyorlar bizi. Neyse salıveriyorlar da, bizi bekleyen arkadaşımız Ece ve eşine kavuşuyoruz.

Ece ve eşinin arabası ile Ece’nin bizim için tuttuğu, tatil boyunca kalacağımız evimize geliyoruz. Ece de bizimle kalacak. Eşi bizi bırakıp ayrılıyor.

Gece, uzun süren vuslat muhabbetinin ardından sabaha karşı uyuyoruz.

Sabah kiralanan arabamız da geliyor. Ece’nin arabası ve kiralanan araba ile gezeceğiz tatil boyunca. Ciplerimiz pek havalı.

Halk, benzin çok ucuz olduğundan ve çölde kullanım kolaylığından olsa gerek cipleri tercih ediyor.

Bugün şehir içinde hafif tempolu bir gezimiz var. 2 saatlik uyku ile ayaktayız.

MUSKAT

Ülkenin başkenti Muskat; en güzel, en hareketli şehri.

Şehir turistler tarafından yeni yeni keşfediliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse davet alana kadar biz de, değil Muskat’ın, Umman’ın yerini bile haritada bilemiyorduk.

İnternetten aldığım bu harita şehrin bölgelerini gösteriyor.

Önce ünlü Qurum plajında Shati Al Qurum Bölgesine gidiyoruz. Sonradan gezeceğimiz opera binasının da bulunduğu, Muskat sahilinde lüks bir yerleşim bölgesi. Costa cafede kahvelerimizi içiyoruz.

Uçsuz bucaksız bir plaj.

Kahve molasının ardından Wave Al Mouj Marina’ya gidiyoruz. Öğle yemeği vakti geldi.

Burada Shakespeare isimli bir restorana gidiyoruz. Çok şık bir yer. Et menüleri harika. Hepimiz ayrı çeşit söyleyip birbirimizinkinin tadına bakıyoruz.

Akşam eve döndükten sonra dışarı çıkmak istemiyoruz artık. Evde bir şeyler atıştırıp eski anılara dalıyoruz birlikte. Tekrar keşfediyoruz birbirimizi.

3. GÜN: 8 ŞUBAT 2017 ÇARŞAMBA

Bugün gezimize Nakhal Kalesi ile başlıyoruz.

NAKHAL KALESİ

Batıda, Batinah bölgesinde bulunuyor. Şehre 120 km mesafede.

MUTRAH

Kale gezisinin ardından şehrin merkezi sayılan Mutrah’a gidiyoruz. Ufak sayılabilecek bir koydan oluşan bölge. Eski bir balıkçı köyü.

Sahilde denize paralel uzanan, Mutrah Kordonu (The Corniche) olarak bilinen 2 km uzunluğunda güzel bir yürüme yolu var.

Bu iki yat da Sultan Kabus’a aitmiş.

Önce öğle yemeği yemek için sahilde bir restorana oturuyoruz. Bizim dürüm dönerimize benzeyen ama içinde bir takım sosların olduğu shawarma yiyoruz. Gülnur’a gelen çok lezzetli humusu da silip süpürüyoruz şaşkın bakışları altında.

MUTRAH ÇARŞISI (MUTRAH SOUQ)

Mücevher, değerli taş, antikalar, giysi, hediyelik eşyaların satıldığı büyük kapalı bir çarşı.

Hediyelik eşyalar arasında da yer alan hançer; ülkenin simgesi.

Çeşitli kokularda tütsüler var.

Çarşıdan sonra koyun sonunda bulunan ve iki eski kale arasına yapılmış olan saraya gidiyoruz.

AL ALAM PALACE (AL ALAM KRALİYET SARAYI)

Al Alam; Arapçada Bayrak demek.

Saray; Sultan Kabus’un altı ikemetgahından biri.

Al Mirani Fort ve Al Jajali Fort arasında bulunuyor. Kaleler 16. yüzyılda Portekizliler tarafından yapılmış.

Saray 1972’de, daha önce yapılmış bu iki kalenin arasına  inşa edilmiş. Bu yapıların hiçbiri ziyarete açık değil. Ancak dışarıdan fotoğraflayabiliyoruz.

Düz çatılı, mavi ve altın rengi sütunlara sahip sarayın değişik bir mimarisi var. Sarayın önüne doğru uzanan yaya yolunda rengarenk çiçekler etrafı daha da güzelleştiriyor.

Sarayın arkasındaki beyaz binalarda resmi misafirler ağırlanıyormuş.

Buradaki gezimiz bitince The Turkish Palace isimli Türk restoranında sal isimli balık, çeşitli meze ve salatalardan oluşan zengin bir menü ile karnımızı doyuruyoruz. Üstelik verdiğimiz fiyat kişi başı 45 lira. Umman için çok makul bir fiyat.

Yemekten sonra Ece’nin evine gidiyoruz. Kızı Duru’nun doğum günü var.

Duru’nun arkadaşları ve biz.

Ecelerde geçirdiğimiz sıcak samimi bir akşamdan sonra eve dönüyoruz. Gece her zamanki gibi balkonda muhabbet ediyoruz.  Kolay değil birbirimizden ayrı geçirdiğimiz 30 yılın muhasebesi var. 3-4 gibi yatıyoruz.

4. GÜN: 9 ŞUBAT 2017 PERŞEMBE

Evde yaptığımız kahvaltı sonrası opera binasını ziyarete gidiyoruz.

ROYAL OPERA HOUSE (KRALİYET OPERA BİNASI)

Ortadoğu bölgesinde, Mısır’dan sonra ikinci opera binası buymuş. 2011’de ziyarete açılmış.

Her gün 8:30-10:30 arası ziyarete açık.

Binanın duvarları çöl taşından yapılmış. Güneş yansımaları ile çok zarif görünüyor.

Giriş salonunun tavanı karelere bölünmüş tarzda ve çok zarif.

İçerde ise taş ve ahşap oymaların mükemmel uyumu ile ihtişamlı bir görünüm hakim. Hem modern hem klasik.

Ahşap tavanda varak da kullanılmış. Kristal avizeler de göz alıcı unsurlar.

Ziyaretçileri 20 dakikalık turlar halinde gezdiriyorlar.

Tur rehberimiz.

Provalar olduğu için Operanın içi karanlıktı. Sadece sahne aydınlatılmıştı.

Aslında bugün Sultan Kabus Camisi’ni de gezecektik ama saat 8:30-11’de açık olan camiye yetişemiyoruz.

Çıkışta Opera binası yanındaki Richoux Cafe’de kahvelerimizi içiyor ve plaja gidiyoruz.

Qurum plajının doğu ucunda bir plaja geliyoruz. Sahilden gözüken ada; Fahal adası (Köpek balığı adası). Kıyıya yaklaşık 4 km mesafede.

Plajda güneşlenip denize giriyoruz. İşletmede yiyecek yok. Sadece içecek var. Mevsim açılmadığı için herhalde. Ece bize KFC tavukları alıp getiriyor. Afiyetle yiyoruz.

Buradan Al Bustan’a gidiyoruz.

AL BUSTAN PALACE (RİTZ CARLTON HOTEL)

Burası eski bir saray. Şimdi ise şahane bir otel. Ritz Carlton.

 

Keyfimize diyecek yok. Muhabbet kaldığı yerden devam.

5. GÜN 10 ŞUBAT 2017 CUMA

Bugün odalarımızı boşaltıp evimize veda ediyoruz. Bu geceyi çölde geçireceğiz ve yarın gece döneceğiz.

Önce dün gezemediğimiz Sultan Kabus Camine gidiyoruz. Tabii bugünün Cuma olduğunu unutarak. Cuma günü ziyaret olmuyor. Biz de çevresinde dolanıyoruz. Sağlık olsun.

SULTAN KABUS BÜYÜK CAMİ

Sultanın annesi için yaptırdığı bir cami. Yapımına 1995’te başlanmış ve 6 yılda tamamlanmış.

Mimari olarak islami ve modern tarzın bir karışımı.

Kare şeklindeki caminin 50 metre uzunluğunda merkez kubbesi var. Mevcut 5 minaresinin en uzunu 91,5 metre yüksekliğinde.

Dış koridor mozaiklerle süslenmiş.

Caminin içine giremesek de topladığım bilgileri aktarayım.

Caminin tavanı el oyması ahşap işçiliği ile kaplıymış. Duvarlar beyaz ve gri mermer.

Caminin ilgi çeken diğer öğeleri büyük halısı ve avizeleri.

600 kadın tarafından 4 yılda yapılmış İran halısı 4200 metre kare ve 21 ton ağırlığında imiş. Dünyadaki ikinci büyüklükteki halı.

Tavandan sarkan ihtişamlı Alman swaroski kristal avizeleri meşhur. Ortadaki en büyük avize 14 metre yüksekliğinde ve 8 metre çapta, 8,5 ton ağırlığında. 600000 kristal parçanın kullanıldığı avize 1122 lamba ile aydınlatma sağlıyormuş.

Evet artık 2,5 saat sürecek çöl yollarına düşüyoruz.

Kamp yerine varıyoruz.

Oryx: Afrika antilobu demekmiş.

Kamp; içinde tuvaleti bulunan tek odalı kulübelerden oluşuyor.

Hemen odalara yerleşiyoruz. Yarım saat içinde (saat 5’te) çöl safarisine çıkacağız.

3 ciple safariye çıkıyoruz.

Hızla giderken cip arada kayıyor. Çok dik kum tepelerinden inip çıkıyoruz. Biz korku-heyecan çığlıkları atınca gaza gelen şoförümüz daha da hızlı gidiyor.

Derken günbatımı manzarasını seyredeceğimiz bölgeye geliyoruz.

Ve çocuklar gibi şeniz.

Gece kampta dolunay vardı. Muhabbet de pek güzeldi.

6. GÜN 11 ŞUBAT 2017 CUMARTESİ

Sabah erken kalkıp kuş sesleri eşliğinde çölü seyre dalıyorum. Hep tatil hep tatil yapmak istiyorum.

Bugün kamptan ayrılıyoruz. Ece’mizin hediye ettiği kavanozlara çöl kumu doldurmayı da unutmuyoruz.

Kahvaltının ardından biraz oyalanıp yola koyuluyoruz.

Shati Al Qurum’da iyi bir pizzacıya götürüyor Ece bizi. Gerçekten çok leziz.

Buradan da, gün batımı manzarası güzel olan Crown Plaza Otele gidiyoruz. Duke’s barda oturup deniz ve gün batımı manzarasını seyrediyoruz.

Awenues Mall’a geliyoruz. Güzel bir alış veriş merkezi. Biraz mağazalarda dolanıyoruz.

Bab İdris adlı Lübnan lokantasındayız. Durmadan bir şeyler yiyip içme halindeyiz. Artık Ece ile son saatlerimiz. Duygusal anlar yaşanıyor.

Gülnur’un Ece’den aldığı kedi psikolojisi kitabı ile havaalanında poz veriyoruz. Kim derdi ki bir kitap muhabbeti ile bir Umman gezisi yapılacak. Neyse uzun hikaye.

Allah herkese sağlık, huzur ve yanında kendini iyi hissedebileceği dostlar versin. Şimdilik hoşçakalın…

 

 

2